Augmentation Mammoplasty bilinen adıyla meme büyütme, Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahı tarafından genellikle implant (silikon protez) kullanılarak ve bazen de kişinin kendi dokularından alınan yağ enjekte edilerek, kişinin vücut yapısı, dokuları ve boyu göz önüne alınarak yapılan bir ameliyattır.
Meme büyütme; 1800’lü yıllarda “iri meme”nin bereket sembolü olarak görülmesi anlayışıyla ortaya çıkmıştır. !950’li yıllarda ise kavisli vücut hatlarının güzellik sembolü olması algısıyla estetik amaçla uygulanmaya başlanmıştır. İlk olarak parafin, yağ bezesi, kauçuk gibi çeşitli maddelerle göğüs büyütme denemelerinden sonra, 1962 yılında Dr. Thomas Cronin tarafından, denek olmayı kabul eden Timmie Jean Lindsey’e ilk silikon jel meme implantı yapılmıştır. Günümüze kadar tıp ve teknoloji alanlarının ilerlemesiyle bu silikon jeller, daha konforlu ve sağlıklı bir hale gelmiştir.
Meme büyütme ameliyatı; meme dokusunun olmaması ya da az olması, meme dokusunda hacim kaybı olması, kilo alıp verme ya da emzirme sonucu meme dokusunun sarkması, iki meme arasında asimetri veya şekil bozukluğu olması, göğüslerin yeterince büyük olmaması, kanser nedeniyle meme kaybı olması ya da meme onarımı gerektiren travmalar sonrası yapılır.
Meme büyütme ameliyatı tekniklerinden en çok tercih edilen göğüs alt kıvrımından yapılan tekniktir. Bu teknik; meme alt kısmının göğüs kafesiyle birleştiği noktanın biraz üzerinden açılan 4-5 santimetrelik bir kesi (inframamarial kıvrım kesisi) ile yapılır. Bu tekniğin genellikle tercih edilme sebebi, ameliyat sahasının en iyi gözlemlendiği nokta olmasıdır. Bu tekniğin avantajları; ayakta iken izlerin görünmemesi ve olası bir kanama kontrolünün daha rahat yapılabilmesidir.
Diğer bir teknik de koltuk altı bölgesinden açılan 3-4 santimetrelik bir kesi ile yapılan tekniktir. Bu teknikte meme üzerinde veya altında hiç bir kesi bulunmamaktadır, girişim koltuk altından yapılacağı için iz koltuk altında kalır.
Bu tekniklerin haricinde meme başı çevresindeki koyu halkanın (areola) alt kısmından yarım ay şeklinde bir kesi açılarak yapılan bir teknik daha bulunmaktadır. Bu teknik, genellikle meme ucundaki koyu bölge genişse tercih edebilir.
Bu teknik, sadece içi serum dolu protez yerleştirilmesine imkan verdiği için çok nadir tercih edilmektedir.
Bu tekniklerin hangisinin seçileceği; protezin neden yapılacağına, kişinin ameliyat sonrası meme görüntüsündeki beklentisine, ameliyatı yapacak doktorun tecrübesine göre karar verilir.
Memenenin normal anatomik yerinin, meme bezinin altı ve göğüs kasının üstü olması nedeniyle bu plan, doğal tercihlerin başında gelir. Bu operasyon sırasında protez göğüs kasının üzerine yerleştirilir, kasa ve meme bezine zarar verilmez. Bu operasyon sonrası ağrı ve hareket kısıtlılığı çok azdır. Bu planın tercih edilebilmesi için meme cilt ve cilt altı dokusu kalınlığı en az 2 santimetre olmalıdır. Dokuları daha ince ve meme dokusu daha az olan hastalarda, protezi örtecek ve gizleyecek yeterli doku olmaması sebebiyle protez doğal durmayacağından tercih edilmez.
Subfasyal tekniğinde protez meme bezi altına değil, göğüs kasının hemen üstündeki çok ince bir zar olan fasya tabakasının altına yerleştirilir. Fasya tabakasının kastan ayrılması incelik isteyen ve sabır gerektiren zahmetli bir işlemdir, ancak meme protezi bu bölgede iyi gizlenebildiği için cerrahlar tarafından tercih edilmektedir. Bu teknikte göğüs kası kesilmediği için ağrı daha azdır.
Kilosu çok düşük, meme dokusu az ve cilt yapısı protezi örtemeyecek durumda olan hastalarda çoğunlukla submuskuler plane tercih edilmektedir. Bu teknikte göğüs kası, kaburgalara yapıştığı yerden kesilip kaldırılarak altında bir cep oluşturur ve implant bu bölgeye yerleştilir. Bu teknikte protez tamamen kas ile örtülmez, üst kısmı kas altında kalırken, alt kısmı meme bezi altında kalmış olur. Bu şekilde göğüs kafesinin ince bölgesi olan meme üst kısmında protez gizlenmiş olur.
Dual Plane tekniği; son yıllarda popüler olmuş, kas altı tekniğinin farklı bir çeşitidir. Bu teknikte meme protezi 2 ayrı anatomik bölgeye yerleştilir. Meme protezinin üst kısmı pectoral kasın altında kalırken, alt kısmı meme dokusunun arkasında kalır. Meme protezinin üst kısmı kas altında kaldığı için dışarıdan kenar çizgileri belli olmazken, alt kısmı sadece meme dokusu altında kalır. Bunun sonucunda memenin vücuda uyumlu görünümü ve vücudun hareketi esnasında memenin doğal hareketi elde edilmiş olur.
Tıp ve teknolojinin ilerlemesiyle meme protezi seçenekleri oldukça artmış, farklı çeşitlere, şekillere, özelliklere sahip birçok meme protezi üretilmeye başlanmıştır. Günümüzde kullanılan beşinci kuşak protezlerde, yanlış bilinenin aksine ilk nesil silikonlardaki gibi patlama, sızıntı olmamaktadır. Yeni nesil protezler; akışkanlığı az bir jel içermeleri, yüzeylerinin düz veya pürüzlü olması ve şekil yapılarından dolayı vücut içerisindeyken de şekillerini korumaktadır. Hastanın vücut ölçüleri, göğüs kafesin şekli ve genişliği, yaşı ve boyu gibi birçok kriter doktor tarafından incelendikten sonra hasta ve hekim en uygun protezin hangisi olduğuna birlikte karar vermelidir.
Meme protezleri, farklı hacimlerde ve boyutlarda üretilmekte ve damla (anatomik) ve yuvarlak olmak üzere iki şekildedir.
Damla protezlerin üst kısmının daha düz olması sebebiyle memenin alt kısmını büyütür ve daha doğal bir görüntü oluşturur. Damla protez, cerrahlar tarafından genellikle kilosu düşük kişiler veya kanser sonrası meme onarımı yapılması gereken hastalar için tercih edilir. Damla protez, göğüslerde alt gelişim geriliği görülen kişilerde kullanılarak meme alt kısmını daha iyi şekillendirir. Damla protezlerin 9 farklı şekli bulunduğundan kişiye özel seçim yapmak bir miktar daha mümkündür. Damla protezlerin içinde bulunan jel sayesinde memeye istenilen şekli daha kolay verebilmek mümkündür. Sanılanın aksine damla protezlerde sarkma daha az görülmektedir. Damla protezlerin dezavantajı olarak görülen ve sıklıkla sorulan içeri dönebilme ihtimali var olsa da alınan önlemler ve hastanın dikkat etmesi gerekenleri tam olarak yerine getirmesiyle bu riskin önüne geçilebilmektedir. Damla protezlerde kapsül kontraktürü gibi komplikasyonlar daha az gözlenmektedir.
Yuvarlak protezler memenin üst kısmının daha dolgun görünmesini sağlayarak dekolte bölgesini ortaya çıkarır. Genellikle meme şekli yuvarlak protezlere uygun olan kişilere daha dolgun bir meme görüntüsü kazandırmak amacıyla yapılır. Yuvarlak protezlerin tabanı yuvarlak olup 4 farklı profil şekli bulunmaktadır. Yuvarlak protezlerin içerisindeki jel damla protezlere göre kısmen daha yumuşaktır. Bazı meme dikleştirme ve aynı anda büyütme yapılan ameliyatlarda cerrahi teknik gerekliliğinden dolayı yuvarlak protez tercih edilebilmektedir.
Silikon meme implantı, son yıllarda gelişen tıp ve teknoloji sayesinde en çok tercih edilen protez haline gelmiştir. Silikon içerikli protezler, dokunma hissi açısından insan dokusuna benzer olduğundan ve insan dokularıyla biyouyumluluğunun yüksek olması sebebiyle doktorlar tarafından sıkça tercih edilmektedir.
İçeriğinde serum fizyolojik olan meme protezleri, koltuk altından ya da göbek deliği çevresinden küçük kesiler açılarak yerleştirilir. Bu protezin büyük travmalar alındığı taktirde içeriğindeki serum fizyolojiği sızdırabilme riski vardır. Bu durumla karşılaşılırsa sızan sıvı vücut tarafından emileceği için bir sakıncası yoktur ancak meme asimetrileri ortaya çıkması beklenir.
Poliüretan protezler, dış yüzeylerinin poliüretandan yapılması, kapsül gelişme oranının düşük olması, çevre dokuyla hızlı ve yoğun bir şekilde birleşmesi gibi özellikleri sayesinde kanser nedeniyle memesi alınan ve meme onarımı gereken hastalarda sıklıkla tercih edilmektedir. Bunun yanı sıra meme dikleştirme ve büyütme ameliyatlarının tekrarlanması esnasında sarkmanın azaltılması, ileri düzeyde kapsül oluşmuş meme ameliyatının revizyonunda başarılı sonuçlar alındığı için de tercih sebebi olmaktadır.
Meme implantlarının yüzeyleri; düz, nano pürtüklü, mikro pürtüklü, makro pürtüklü ve poliüretan yüzey olmak üzere 5 çeşittir. Düz implantlarda, pürüzlü implantlara göre kapsül kontraktürü riski daha yüksektir. Anatomik protezler, dönme riski azaltmak adına genellikle pürüzlü yüzeyli olarak üretilmektedir.
Vücuda yabancı madde yerleştirilen bütün operasyonlarda görüldüğü gibi ameliyat sonrası bağışıklık sistemi harekete geçer ve bağ dokusu hücrelerinin sentezlediği bir kılıf ile bu yabancı maddeyi sararak arada bir bariyer oluşturur. bu kılıfın oluşması tüm hastalarda beklenen bir durumdur. Bu kılıf olarak adlandırdığımız kapsül, protezi sararak ve çevreleyerek kaymasına, yer değiştirmesine engel olur. Ancak bazı hastalarda meme protezi çevresinde oluşan kapsülün, aşırı bağ dokusu sentezine maruz kalmasıyla olması gerekenden daha kalın ve daha sert bir hal alarak, büzüşüp daralarak meme protezini sıkıştırması ve bunların sonucunda memeyi deforme etmeye başlamasına “kapsül kontraktürü” denir. Kapsül kontraktürünün nedeni tam olarak bilinmemekle beraber birden çok faktör olduğu düşünülmektedir.
Bu faktörlerin en başında genetik yatkınlık ele alınabilir. Bazı alerjik yapısı olan kişilerde, otoiümün hastalığı olan kişilerde veya keloid gibi aşırı yara iyileşmesi olan kişilerde kapsül kontraktürü riski diğer insanlara göre fazladır. Bazı çalışmalarda meme implantı yerleştirilirken kişinin cildine veya süt kanallarına yerleşmiş olan bakterilerin veya dışarıdan bulaşan mikroorganizmaların da kapsül kontraktürüne neden olduğu gözlenmiştir. Meme kanseri tedavisi amacıyla radyoterapi alan kişilerde de kapsül kontraktürünün gelişme oranı çok yüksektir. Bunların yanı sıra, silikon jelin sızdırması, normalden çok büyük hacimde protez konulması ve ameliyat sonrası travmalar gibi birçok faktör vardır. Kapsül kontraktürü, genellikle ameliyattan sonraki ilk 2 yıl içerisinde ortaya çıkarken, büyük travmalara bağlı olarak ilerleyen yıllarda da görülebilir.
Yağ enjeksiyonu ile meme büyütme yöntemi; meme protezi yaptırmak istemeyen, meme yapısı bu işleme uygun olan, meme dokusunda sarkma olmayan, çok büyük meme düşünmeyen ve vücudunda yeterli olan yağ bulunan kişilere yapılmaktadır. Bel, karın bölgesi, ihtiyaç duyulması halinde basen, bacak gibi yağ birikimi olan bölgeler arasından yağ alınacak noktalar belirlenir ve liposuction yöntemiyle yağlar alınır. Alınan bu yağlar kapalı ve steril bir ortamda biriktirilerek yine bu kaplardan steril enjektörler aracılığıyla memelere enjekte edilir. Fazla yağ enjeksiyonu dolaşımı bozarak yağların ölmesine yol açtığı için her bir memeye ortalama 300-450 ml yağ enjekte edilebilir. Bu yağların kalıcılık miktarı ve kalıcılık süresi; zaman içerisinde zayıflamaya ve yaşlanmaya bağlı olarak, bazen de transfer edilen yağın tamamının tutunamamasına göre değişmektedir. Sarkma olan memelerde yağ enjeksiyonu ile meme büyütme daha da sarkmaya neden olabileceği için önce meme dikleştirme ameliyatı yapılması gerekir.
Hybrid veya kompozit meme büyütme yöntemi; meme implantı ve yağ enjeksiyonu transferinin bir arada yapılarak her iki yöntemin de potansiyelini birleştirmek amacıyla yapılan bir yöntemdir. Meme dokusunun az olması gibi birçok durumda tercih edilen bu yöntemde, memeye yerleştirilen silikon veya poliüretan implantın dışarıdan gözle görülebilen kenar çizgilerini saklamak, memeye daha doğal bir doku kazandırmak, hareket halinde oluşabilecek dalgalanmaların önüne geçmek amacıyla meme protezi yağ transferi ile kombine edilir. Silikon veya poliüretan protezlerle meme hacimlenirken, yağ transferi ile doğal şekillendirilir.
Meme büyütme ameliyat genel anestezi altında yapılır. Muayene sırasında doktor ve hastanın ortak kararıyla belirlenen şekil ve hacime sahip meme implantı, yaklaşık 1,5-3 saat süren bir operasyonla planlanan bölgeye yerleştirilir. Ameliyat bitiminde ilgili dokunarak uyuşturularak oluşabilecek ağrının en az indirgenmesi hedeflenir. Meme büyütme operasyonu tamamlandığında kesiler, vücutta eriyebilen estetik dikişler ile kapatılır. Ameliyat kesileri; meme alt bölgesinden, meme ucu kısmından veya koltuk altından yapılacağı için ameliyat sonrasında izler çok belirgin durumda değildir.
Meme büyütme ameliyatından sonra 1 gece hastanede kalmanız gerekmektedir. Ameliyattan 4 saat sonra su içmeye, 6 saat sonra yemek yemeye başlanabilir. Sıvı alımı başladıktan sonraki ilk 24 saat bol sıvı tüketmeniz tavsiye edilir. Ameliyattan sonraki ilk 24 saat makattan gaz ve dışkı çıkarılması beklenir, aksi bir durumda doktorunuza kesinlikle bilgi vermeniz gerekir. Ameliyat sonrası göğüs bölgenizde bir bandaj olacaktır. Ameliyattan sonraki gün bu bandaj çıkarılarak size özel bir sütyen ve bandaj giydirilecektir. Ameliyat sonra ilk 3 gün ağrınız hissedilebilir olacaktır, bunun için ilk gün hastenede ağrı kesici ilaçlar verilecektir. Daha sonra doktorunuzun karar verdiği ilaçları alarak ağrınızı kontrol altına alabilirsiniz. Ağrınız 3 günden sonra azalmaya başlayacaktır. Ameliyattan 2 gün sonra duş alabilirsiniz. Duştan çıktıktan sonra ameliyat bölgesi iyice kurulanmalıdır. Kurulandıktan sonra ameliyat bölgelerine gazlı bez yerleştirerek size verilmiş olan sütyeni giymeniz gerekir. Bu sütyen 1 ay boyunca kullanılmalıdır. Ameliyattan 1 ay sonra balenli ya da balensiz sütyen kullanımına başlayabilirsiniz. Ancak destek sütyen kullanılması için 6 ay geçmesi gerekir. Gece uyurken ve günlük hayatınızda düzenli olarak sporcu sütyeni kullanmak, memelerinizin dikliği için çok önemlidir. Ameliyattan sonraki ilk 2 hafta geçirilen operasyon nedeniyle göğüslerde şişlikler olması beklenmektedir. 2 hafa sonra şişlikler inmeye başlayacaktır, ancak henüz meme şeklinin ve hacminin beklenen düzeye gelmediği bilinmelidir. Ameliyattan sonra ilk 1 ay sırt üstü yatmanız gerekir, yan yatmanız tavsiye edilmez. Ameliyat sonrası meme bölgesine masaj yapmak; kaymalara ve çift kapsül oluşumuna sebep olabileceği için önerilmez. Ameliyat sonrasında atılan dikişler kendiliğinden eriyeceği için dikişlerin alınmasına gerek yoktur. Ameliyat sonrası doktorunuzu belirlediği aralıklarla ve daha sonra her yıl kontrolleriniz olacaktır. Ameliyattan 6 ay sonra ultrasonografi (USG), mamografi ve MR tetkikleri yaptırmanızda sakınca bulunmamaktadır. Ameliyattan sonra sert olan memeler, 3. aydan itibaren yumuşamaya başlayacak ve 1. yılda doğal memeye benzer bir dokuya gelecektir.
Meme büyütme ameliyatı olabilmek için kişinin 18 yaşını doldurmuş olması gerekir. Bunun dışında üst yaş sınırı yoktur.
Kanser tedavisi devam eden kişilere meme estetiği yapılmaz. Düzenli olarak kan sulandırıcılar kullanmak zorunda olan kişiler, kalp pili taşıyan kişiler, bazı kronik hastalıklara sahip olan kişiler meme estetiği yaptırmayı planladıkları doktorlarıyla görüşmelidir.
Meme protezlerinin kanser oluşumunu etkilediğine dair bilimsel bir veri bulunmamaktadır. Aksine, meme protezi takılan hastaların yılda bir kez yaptırmaları gereken rutin mamografi tetkikleri sayesinde meme kanseri gelişimi erken evrelerde tespit edilmektedir. Günümüzde kullanılanmakta olan ileri teknoloji ile üretilmiş meme protezler, insan vücudu ile uyumlu malzemeler olduğundan meme kanseri tedavisi sonrası meme rekonstrüksiyonunda da güvenle tercih edilmektedir.
Günümüzde kullanılan ileri teknoloji ile üretilen meme protezleri patlama veya sızıntı yapmamaktadır.
Emzirme döneminde ve emzirmenin yeni kesildiği dönemde, süt kanalları dolu olduğundan muayene sürecini zorlaştırmaktadır ve süt kanallarının dolu olduğu bu dönemde ameliyatın yapılmazı tercih edilmez. Emzirme sürecinin bitmesinin üzerinden 6 ay geçmesi gerekir. Ameliyat sonrası dokuların iyileşmesi adına, hamilelik planının ameliyattan 1 yıl sonra planlanması tavsiye edilmektedir. Takılan protezler emzirmenize engel olmaz, süt kanallarınızı tıkamaz ve süt ile bebeğinize geçmez.
Kullanılacak protez kişinin meme yapısına, dokusuna, ameliyatı olma nedenine ve beklentisine göre değişmektedir. Ameliyatı yapacak olan cerrah ile görüşerek size en uygun protez kararını beraber verebilirsiniz.
Meme büyütme, meme dikleştirme gibi kesi açılarak yapılan ameliyatlarda iz kalma riski vardır. Ancak bu oluşabilecek iz, kişinin vücudunun iyileşme hızına, beslenme şekline ve ameliyat sonrası dikkat etmesi gerekenlere uymasına bağlı olarak ameliyattan sonraki 1 yıl içerisinde neredeyse yok denecek kadar az bir hale gelir.
Meme büyütme ameliyatı sonrası sırtüstü yatmak gerekir. Yan ve yüzüstü yatmak ağrılara ve kaymaya sebep olabileceği için 5-6 ay beklenmelidir.
Meme büyütme ameliyatının üzerinden belli bir süre geçtikten sonra, takılan meme protezinin etrafı dokularla ve yağlarla kaplanacağı için dokunulduğunda hissedilmez.
Eskiden kullanılan meme protezlerine belirlenen ömür 10-15 yıl arasında idi. Günümüzde beklenilmeyen bir sorun çıkarmadıkça, travma durumu sonucu çıkarılması veya değiştirilmesi gerekmedikçe ömür boyu kalıcıdır.
Meme büyütme ameliyatlarından sonra implantlar daha yukarıda durur ve doğal görünmezler. 3 ayı bulabilen yumuşama ve oturma sürecinden sonra daha doğal durmaya başlarlar. Memede tam iyileşme süreci 1 yılı bulabilmektedir.